Herkese yeniden merhabalar, yine Duy Beni dizisi incelemesiyle yeniden sizlerleyim. Biliyorsunuz dizinin 2. Bölümü yoğun tartışmalara sebep oldu. Ben de Frizbi Tv fikir annesi, yazarı ve admini olarak görüşlerimi bildirmek istedim.

Öncelikle diyordum ki Murat Daltaban sahalara döndü, yine izleyeceğiz. Rıza karakterinin bu kadar korkunç olduğunu bilmeden önce… Herhalde kendisinin oynadığı şu zamana kadar en korkunç karakter. Şiddet ileri boyutlarda, evladına el kaldırıyor bir de üstüne aşırı sakin. Delirmemek elde değil gerçekten. Fakat kendisi ve ustalığına şapka çıkartıyorum. Bu arada Allah Belanı versin Mümtaz sana da selam olsun.

Bu noktada Rıza karakterinin oğlunu oynayan Burak Can’a da bir alkış alabiliriz sanıyorum. Zor bir psikolojik durumun altından kalkıyor dizide. Bu arada sınıftaki böcek sahnesi ile birlikte kendisinin de babasının yaşattığı travma yüzünden psikopat bir karaktere evrileceğinin sinyalini verdiler, beklemedeyiz.

Dizide kadına şiddet de söz konusu her zamanki gibi. Bir kadın kocasına ses çıkaramıyor ve yine etkisiz eleman. Annesini savunmak yine oğluna kaldı yani. Okuldaki zorbalık yetmiyormuş gibi bir de evde var. Sahi dizide şiddete uğramayan var mı?

Ne demişlerdi? Dost başa düşman ayağa.. Burada dost bile ayağa bakıyor. Leyla’nın acil iyileşmesi lazım, yoksa gerçekten çekilmesi zor bir karakter kendisi. Ekim deseniz sıkı sıkıya dostuna bağlı iyi kız fakat sırtına bıçak yemeye doymuyor. Tipik bir eski dost yeni düşman hesabı. Kanat karakterine aşık olmayan kimse kaldı mı bu arada? Kalmadıysa kontenjan açalım böyle olmayacak.

Evet. Yine bir kızına değil okulun kötü kızına inanan ve onu savunan annemiz. Teyzecim seni bu hayatta harcarlar bizden söylemesi. Ekim de harcar orası ayrı bir konu. Bak sana ne diyeceğim kızına güven sen yol yakınken.

Melisa karakteri sonuna kadar rahatsızlık verici narsist bir kişi. Yaptığı zorbalık değil artık şiddete giriyor bunda bir anlaşalım. Bir de ben kötü karakter izlerken saf kötü izlemeyi sevmiyorum. Azıcık gri olacak karakter, ve kötü de olsa bir şekilde onunla empati kurabilmeliyim. Fakat Melisa ağzıyla kuş tutsa empati yapabileceğim biri değil. Bu durum seyir zevkini düşürüyor.

Açıkçası dizideki zorbalık meselelerinin de abartılı olduğunu düşünüyorum. Ve klişelerden oluşuyor. Sandalye şakası falan hangi yüzyıl? Öğretmenler deseniz zaten yoklar, okul başıboş sanki. Ege Kökenli (Bahar) ve Berk Hakman (Selim) ‘e sahne yazmayı unutmayın sakın. En azından şu şakacı güruh belki biraz uyarılır..

İşte bunlar hep görmek istemediğimiz sahneler. Kadının kadına şiddeti, akran zorbalığı, kıskançlık.. Kısacası buradaki olay “tenhada kıstırma” desek yeridir. Ne için? Erkek için. Sorunumuz sadece erkekler olmalı mı? Artık yetmedi mi kötü kızın tek derdinin okulun popüler çocuğu olması? Mesela bir kerede çalışkan olduğu için kıskanılsın, bir kere de yaptığı iyiliklerle imrendirsin esas kız?

Bu da başka bir şiddet sahnesi. Bu sefer de erkekler arasındaki güç gösterisini izliyoruz. Yazımın başından beri şiddet sahnesi paylaşıyorum. Belki dizide şiddetten başka bir sahne olmadığından dolayıdır. Farkındalık, bu şekilde olmamalı. En azından bu sahneleri göstermezseniz de biz anlarız.

Haydi diğer sahneleri unuttuk sindirdik diyelim, bu neydi? İşkence sahnesinden hallice bir sahneyi bize izletme amaçları neydi? Dozu böyle mi olmalı? İki genci dövüp, soyup, soğuk su ile ıslatıp (!), gülüp eğlenmek sadece zorbalık mı gerçekten? Bu bir şiddet değil mi? Bu öyle zorbalık diyip geçebileceğiniz şeyler değil. Bunları yapanların çok ciddi yaptırımlar alması gerekiyor. Diziye ceza kesilmesi gerekiyor. Sizin bunları izletiyor oluşunuz ise farkındalık değil bunları normalleştirmek oluyor.

Ekip genç oyunculardan oluşuyor, bir çok tanımadığımız isme şans verilmiş bu çok güzel fakat keşke bu kadar hassas bir olaya daha farklı bir yerden yaklaşılsaydı. Apaçık izletmeden de anlatılabilirdi hikâye. Dizi gündem oldu, dillerden düşmedi bu güzel fakat bazen sorgulamak gerek reklamın iyisi kötüsü olmaz mı yoksa sükse yapmayan iyi reklam hepsinden onurlu mu? Herkesin emeğine sağlık. Gündem olmayı, dillerden düşmemeyi başardınız fakat reytingler de yenildiniz.. Değdi mi? Umarım herkesin içi çok rahattır…

Beni tanıyanlar bilir yazılarımı genellikle sevgi ile bitiririm, eleştiri yapıyor olsam da içimde hep bir şeylerin düzeleceğine olan inancım ve sevgim vardır. Bazen farkındalık da sevgide saklıdır. Belki birbirini gerçekten seven insanları izletseniz biz de böyle sevelim derler, kim bilir?

Yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir