Herkese merhaba! Frizbi Tv’ye yeni katıldım. Ve ilk olarak birkaç yıl önce izlediğim, benim için yeri çok ayrı olan bir film ile başlayacağım: The King’s Speech. Yönetmenliğini Tom Hooper’in üstlendiği filmin oyuncuları arasında Colin Firth, Geoffrey Rush, Helena Bonham Carter yer alıyor.
Hadi gelin bu bol ödüllü filmi biraz hatırlayalım. Yıl 1925 Kral V. George, dünya halkının çeyreğine hükmetmektedir. Ve ikinci oğlu olan York Dükü’nden Londra’daki İmparatorluk Sergisi’nin kapanış konuşmasını yapmasını ister. Fakat Dük, kekemedir ve konuşmayı yapamaz. (Başka sahneye geçildiği için konuşamadığını anlıyoruz.)
Bertie’nin eşi Elizabeth, bir terapist bulur. Lionel, aslında oyunculuk yapmaktan zevk alan bir doktordur. Ancak prensipleri vardır. Herkesi kendi ofisinde ağırlar. Prens ve doktorun ilk görüşmesi gergin geçer. Bir süre sonra birbirine ısınan ikili artık sıkı dost olur. Prens, gevşeme hareketleri ve diyafram nefes çalışmaları derken kekemeliğini kontrol altına almaya başlar.
1936 yılına gelindiğinde prens, babasını kaybeder. Bu durumda kral, abi olan David olmuştur. Fakat David, krallığın kesinlikle karşı çıktığı bir kadınla evlenmek istediği için kendisine sunulan tahttan feragat eder. Artık yeni kral, Bertie olmuştur. Aslında o, bunu hiç istemez. Çünkü kendisinde kralların sahip olduğu niteliklerin olmadığını düşünür. Ve zaten ortada büyük bir sorun vardır: Kekelemesi..
2.Dünya Savaşı baş gösterir. Almanya, İngiltere ile savaşa girer. Kral, halkına konuşma yapmak zorundadır. Hem de 9 dakikaya yakın. Günlerce çalışır, o gün geldiğinde ise zaman zaman gergin ama yine de kendinden emin bir şekilde konuşmasını yapar. Ve artık kendisine güveni gelmiştir.
Yaklaşık iki saat süren film, biraz ağır tempolu. Akıcı fakat hızlı değil, sıkılabileceğinizi düşündüğüm yerler var. Yine de benim top 10 filmimin arasında. Sonbahar akşamı için güzel bir alternatif. Şimdiden iyi seyirler!
Yorum yok