Herkese merhabalar! Hepinizin bildiği gibi Ömer dizisi yavaş ve dingin şekilde ilerleyen ve izleyiciye kendini izlettiren bir dizi. Shtisel dizisinden uyarlanan Ömer, muhafazakâr bir ailenin oğlunun kendinden yaşça büyük bir kadına aşık olmasını anlatıyor. Dizinin ilk bölümünü anlatmak istedim fakat birazcık daha açılsın diye bekledim hikâyesi. İkinci bölümden giriyorum izninizle..

Bu bölüm Ömer ve Gamze’nin duygularını birbirlerine itiraf ettikleri bir bölümdü. Açıkçası bu biraz erken geldi bana. Çünkü Ömer ve Gamze iki sakin karakter. İkisi de çok dingin ve sade insanlar. Atılgan gözükmüyorlar. Fakat içlerinde öyle bir nokta varmış ki birbirlerini görür görmez aynı noktada buluşuvermişler.. Gökçe Bahadır ve Selahattin Paşalı’nın bu kadar uyum yakalamasını beklemezdim. İkisi de sektörde sevdiğim isimler ve ikisi de mükemmel oyuncular. İzlerken dinginleşiyor insan. O kadar sakin bir yerden giymişler ki rollerini..

Tuna, baba ilgisinden mahrum, annesini istemeyen anneannesinin evinde kalmak zorunda kalıyor, yeni bir çevreye alışmaya çalışıyor. Fakat annesinin sakinliği, pozitifliği ona da geçmiş olacak ki dünyasını karartmıyor. Erken büyümek zorunda kalan çocuklardan Tuna. Erken yaşında olgunlaşmış mecburen.. Küçük şeylerle mutlu olmaya çalışıyor. Ömer Öğretmen ona ilaç gibi gelecek.

Ömer’in ilaç olması gerekenler listesi kabarık.. Başta ablası Nisa.. Eşinin bir dolandırıcı olduğunu kabul etmeyen Nisa, çocuklarıyla bir başına kalmasına rağmen hâlâ eşinin masum olduğuna inanıyor. Nisa bu bölümde Ömer’in onun için verdiği parayı da kocasına kaptırdı ne yazık ki.. Baba evine sırtını dönerek evlendiği kocasının böyle çıkacağını hesaplayamadı. Bir de yetmemiş 5 tane çocuk yapmış.. Sanırım gözüne perde inmesi böyle oluyor.. Aslında kocasına inanmak istemesinin sebebi ailesinin onun arkasında durmaması.. Döneceği bir evi olmayınca insan yılana da sarılabiliyor..

Tüm yaşananlara rağmen Ömer ve Nisa’nın ilişkisi güzel bir abla-kardeş ilişkisi. Sevgisini göstermekten aciz ve bağnaz bir ailenin çocukları olmalarına rağmen kalpleri taş olmamış. Hatta Ömer’in o ailenin evladı olduğu şüpheli bana göre.. Nasıl olmuş diyorsunuz çünkü..

Bölümün en can alıcı, içimizin yağlarını eriten sahnesi Ömer’in sığ zihniyetli, ataerkil toplumun sözlük anlamı abisine ayar vermesiydi. “Erkek adam eve helal para getirir, kadın da çocuklara bakar..” diyebilen biri.. Ömer’in cevabına hayran olmamak elde mi? “Din yalnızca kadınlar için mi var, erkeklerin hiç sorumluluğu yok mu?” İşte bu noktada Ömer’in kendini güzel yetiştirdiğini görüyoruz. Hem modern topluma ayak uydurmuş, hem de dinine bağlı kalmış örnek olması gereken biri Ömer. Çünkü dindarlık denen kavram dualar edip sevaplar kazanıp kendinle eşit kula zulüm etmek değildir. Dindarlık, inancını başkasına empoze etmeye çalışmadan, o inancın gerekliliğine göre yaşamaktır aslında.. Saygı da sevgi de inancın içindedir..

Bu bölüm daha da çok görüyoruz ki Ömer hayata karşı çok bastırılmış biri. Öyle ki babasına göre sevmek bir günah türü.. Ömer hiç çocuk olmamış. Bisiklete binmeyi öğrenmemiş mesela. Belki yüzme de bilmiyor. Yalnızca din ve dua öğretilmiş ona. Hayatı güzelleştiren duyguları ailesinde değil dışarıda bulan biri Ömer. Bu nedenle belki de en çok o sahip çıkmak istiyor sevgisine. Bir an önce açılmak istemesi de ondan. Zorla evlendirilmek istenmesi de sevgisinin bile elinden alınıyor oluşunun kanıtı..

Ömer’in babası Reşat, oğlunun da kendisi gibi müezzin olup onun istediği gibi bir hayat yaşamasını, onun uygun gördüğü biriyle evlenmesini istiyor. Ömer, eve giriş çıkış saatine kadar herşeyi ile babasına bağlı olmak zorunda bırakılmış. Aşk ise tüm yasaklara direnen bir duygu. Bu kimsenin katakullilerle engelleyemeyeceği kadar da büyüyor insanın içinde. Reşat her ne kadar Ömer ve Gamze’nin aşkını engellemeye çalışacak olsa da eminim ki bu sevgi zamanla onun da kalbini yumuşatacak. Yani bana göre hikâyenin hizmet ettiği nokta biraz da bu olmalı.

Gamze, tüm dinginliği, tüm pozitifliği ile birlikte hem kendi ailesini hem de Ömer’in ailesini etkileyecek, iyileştirecek. Fakat bana göre Gamze yalnızca çocuğuyla ayakta kalmaya çalışan bekar bir anne olmamalı. Hikâye açıldıkça farklı yönlerini de görmeliyiz. Aynı Ömer gibi onun da içinde cevherler saklıdır belki?

İlerleyen bölümlerde aklımızda kalanlara cevap bulacağımızı düşünüyorum. Yazıda tüm karakterlere girmem pek mümkün olmadı. Hikaye açıldıkça, diğer karakterlerin de içini görmeye başladıkça analizler zenginleşir. Okuyan gözlerinize, link açan ellerinize sağlık. Her zaman ne diyorum? Çok sevgi benden siz okuyucularımıza ! 🙂

Yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir