Herkese yeniden selamlar, bu hafta Adım Farah’ın oldukça heyecanlı bir bölümünü izledik ve bölüm köprüden önce son çıkış, son dönemeçti aslında. Bazı kararlar verildi, bir takım gelişmeler yaşandı. Ben de bölümün dikkat çekici sahnelerinden bahsedeceğim.

Mehmet’in Tahir’in sürekli yalan söyleyeceğini düşünmesi ve dediklerine inanmaması aslında sıktı biraz. Tahir’in üzerine değil de biraz delillere odaklanılsa gerçek bulunacak. Yavaş yavaş bulunuyor da..

Kaan’ın hapisten çıktıktan sonra Gönül’e görüşmeyelim artık demesini bekliyordum. Kaan her ne kadar sinirine, öfkesine hakim olamayan biri de olsa Gönül onu yatıştıracak tek kişi. Fakat Mehmet, kardeşinin Kaan’ın kız arkadaşı olmasına tabii ki izin vermeyecekti.. Gönül darbe üstüne darbe yedi. İyimserlik kraliçesi Gönül’ün de dünyası karardı.

Gönül, Emir diye bildiği erkek arkadaşının aslında kardeşi gibi bildiği birinin cinayetinin şüphelisi olduğunu öğrendi. Ne yazık ki Gönül bir kere daha sevilmediği hissini tattı. Bir kere daha darbe yedi. Annesinden yediği darbeler kızcağıza yetmemiş gibi.. Derya Pınar Ak, çok önü açık bir genç oyuncu. Bize, iyimser ama bir o kadar da acılı Gönül’ün bir avuç sevgiyi aramasını oynamayıp yaşatıyor..

Perihan’ın rezalet bir anne olması, Gönül’ün Kaan gibi birine kanmasına sebep oluyor işte. “Bir işe yaramıyorsun” demeden duramadığı kızı, sevgiyi yanlış insanlarda arıyor. Kaldı ki Perihan da sevgiyi yanlış yerde arıyor. Orhan tarafından sevilmemişliğin acısını Gönül’ü paramparça ederek çıkartıyor. Koca eline çocuk verince sevileceğine inanmış, tüm sevilmeyişini Gönül’ün üzerine yüklemiş. Orhan’ın gerçek aşkıyla değil de kendiyle evlenmesi için kim bilir ne kadar mücadele etti..

Farah’ın nihayet kendi hikayesini Tahir’in gözünün içine bakarak anlatması çok canımı yaktı. Geçmişte aşık olduğu adamdan ve çevresinden yediği darbe, onu daha güçlü bir kadın haline getirmiş. Tahir’in tüm bu hikayeyi çoktan duyması gerekiyordu. Aralarındaki güven artık çok daha güçlü. Birbirlerinden başka gidecek yerleri yok. Tahir, Kerimşah’ın babası olmayı koşulsuz kabul edecek kadar seviyor Farah’ı. Tüm o karanlık dünyadan da Kerimşah’ın geleceği için ayrılacak, o günlerin sinyali verildi. Kalpleri birbiri için atıyor fakat bunun için biraz daha zaman var, açılacaklar mutlaka. Bu iki kaderdaş aşık, birbirlerini çok da iyi tanıyorlar artık. Farah, Tahir’in sinirlenince, üzülünce ve daha pek çok duyguyu yaşarken nasıl davrandığını da okuyor artık.. Tahir ise Farah’ın bunca olaydan sonra hâlâ ayakta kalabilmesine çok hayran..

Kerimşah’ın Tahir abisi ile ilişkisi ise bambaşka bir saflıkta. Tahir, Kerimşah’ın yanında Tahir Lekesiz kimliğinden sıyrılıp sanki hiç o kimliğe bürünmemiş, o karanlık dünyayı tatmamış gibi.. İşte tam da bu yüzden Kerimşah’ın babası olmayı çok istiyor. Çünkü Tahir’in bir ailesi olması bir imza kadar yakın artık. O karanlık dünyadan son çıkışı bu imza ve formaliteden de olduğunu düşünse bir ailesinin olması. Bu nedenle evlenmek hem Farah hem Tahir için son çıkış.. Bir yerde de aşklarını fark edecekleri bir fırsat..

Tabii bu son çıkışta herşey güllük gülistanlık gitmiyor. Kaan’ın bu cinayette tek şüpheli oluşu, Akıncı ailesinin sonu olduğu gibi Ali Galip’in de sonu demek. Aynı kadını seven iki adamın aynı cinayet için karşı karşıya gelmesini izledik. Kader Orhan ve Ali Galip’in ağlarını çok sıkı örmüş.. Ali Galip, Orhan’ın Mehmet’e laf geçirebileceğini düşünse de Mehmet öyle kolayca sönecek biri değil ne yazık ki.. Bu işi öyle kuru tehditle çözemez yani..

Farah’ın iki el ateş sesi duyduğunu Mehmet’e söylemesinin ardından şimşekler çaktı. Kaan’ın ateşlediği silahtan çıkan tek kurşun vardı. Bu da gösteriyordu ki orada ateş eden bir başkası vardı..

Mehmet’in hemen işe koyulması sonucunda ikinci kurşunu olayın gerçekleştiği mekanda buldular.. Yani cinayeti Kaan işlememiş. Buyur buradan yak. Kim yaptı, ne ara, nerden çıktı da yaptı? Beyinlerimizin yandığı bir bölümdü gerçekten.

Vera, asla oğlunun yaptığına inanmıyordu. Olayın üzerine gittiği yetmedi, Tahir’in eve geri dönmesini ve Farah’ın da onunla yemeğe gelmesini istedi. Öyle de oldu. Fakat olayın kötü bir tarafı da vardı. Ali Galip’in gaza gelmesi ve öfkelenmesi.

Avukat hanım kızımız, kardeşi Farah’ı konuşmasın diye öldürmeye kalkmamış gibi amcasını doldurdu da doldurdu. Kardeşinin Farah tarafından bıçaklanmış olması da bunda tabii ki etkili oldu. Farah ne yapsaydı, kendini savunmasa mıydı? Cinayeti tesadüfen görmesi, kızı canından ediyordu, kaldı ki küçücük çocuk sizin yüzünüzden annesiz kalacaktı.. Üstüne Farah’ın vatandaşlık için Tahir varken Kaan ile evlenmesi gerektiğini savunması da gerçekten akıl tutulması..

En sonunda Ali Galip, Tahir’in yapması için korkunç bir emir verdi. Mehmet Koşaner’in ölüm emri.. Tahir, ailesi gibi gördüğü insanlara sadık kalıp bunu yapmaya kalkacak mı? Gerçi hoş bunu düşünmez bile. Buradan sonrası Tahir için karanlık olamaz. Çünkü Tahir, bir çocuğun babası olmayı istedi. Tahir’in bundan böyle Farah ve Kerimşah’ın mutluluğuna ortak olması gerekiyor. Hikaye bundan sonra nasıl ilerler bilmiyorum fakat gittikçe seyir zevki artıyor. Dizinin değeri yeteri kadar bilinir umarım ve reytingler artar. Daha fazla analizle buluşmak isterim çünkü. Vakit ayırıp okuyanlara kocaman sevgi..

Yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir