Herkese merhaba, geçen hafta muhteşem bir bölüm izlemiştik. Leyla’nın sırlarının ortaya çıktığı, Ateş’in intikamını aldığı bir düğün ile bölümü sonlandırmıştık.

İntikam alma sürecinde hedefe odaklanırken, bu hepimize büyüleyici gelir fakat süreç sona erince, bu duygunun bütün büyüsü biter. Ateş’in planının özeti tam olarak böyleydi. Ateş düğünün tam ortasına bıraktığı bombadan, bu kadar hasar alacağının farkında değildi.

Gerçekleri söylemek için eline çok fırsat geçen ve her seferinde bundan vazgeçen Leyla, bunun bedelini ağır ödedi. Bir düğünün ortasında geçmişi temizlenmiş ama daha çok hasar görmüş şekilde karanlığa boğuldu. Hafsanur Sancaktutan dram sahnelerinde inanılmaz iyi bir performans sergiledi, onu bu hikayede izlediğimiz için çok şanslıyız. Adım adım zirveye tırmanıyor, muhteşem bir oyuncu gerçekten.


Esra Kızıldoğan… Diziye fırtına gibi giriş yaptı. Leyla, annesini ararken, annesi kızını çoktan buldu ve bu döngü nihayet sonlandı. Firuze’nin geçmişi gerçekten çok gizemli ve her yaptığımız tahmin boşa çıkıyor. Leyla’yı artık koruyan bir annesi var ve hikaye çok ilginç bir yere doğru ilerliyor.

Çocukken aklında bir kolye ile kalbinde yara açılan Leyla, farkında olmadan yıllar sonra aynı kolye ile annesinin kalbinde bir yara açtı. Dizideki bu detayları seviyorum. Eleştireceğim noktalar var elbette ama oyunculuklar muhteşem.


Kerem Bürsin’in her panik atak sahnesinde eski günlerimi hatırlıyorum. Önceden de söylediğim gibi ölüm ile yaşam arasında bir çizgi bir his bu. Kerem biraz daha bu sahneleri oynarsa, benim hastalığım nüksedecek. 🙂 Flashback sahneleri ile çok güzel bir sahne ortaya çıkmış. Daha önce panik atak geçirdiğinde onu sakinleştiren Leyla vardı, şimdi ise artık kendini sakinleştirmek için o günü hatırlaması gerekiyordu.

Füsun en küçük fırsatta aileyi dağıtmak için elinden geleni yapıyor, ne kadar kızsak da Hatice Aslan’ı izlemek çok zevkli. Füsun kötü bir karakter olsa da hikayeye inanılmaz renk kattığını düşünüyorum.


Biraz eleştiri yapma hakkımın olduğunu düşünüyorum. Dünkü bölüm tam anlamıyla bir geçiş bölümüydü, bazı olaylara zemin hazırlamak için böyle bölümler olur, kabul ediyorum fakat Yakup’un gereksiz televizyon sahnesi, Mert’in gereksiz şiir sahneleri diziye gerçekten hiç yakışmıyor. Hikayeye katkısı sıfır. Yakup’un şantaj konusu gibi hikayede bir etkisi olabiliyor ama televizyon sahnesi gibi sahneler diziyi basitleştiriyor. Benimle aynı fikirde olan çok kişi var ve artık böyle sahnelerin azaltılmasını diliyorum.

Kimsenin aklına gelmezdi bu kaosun içinde böyle güzel bir aşkın çıkacağı. Barış ve Ilgaz sahnelerini çok severek izliyorum. Özelikle Barış’ın hikayeye katkısı son bölümlerde iyice artmaya başladı, çok güzel oldu.


İlter’in ailenin huzuru için Ateş’i bile dinlememesi çok güzeldi. Leyla, çocukların durumunu öğrendiği an gözlerinin dolması, çocukları ne kadar önemsediğini bir kez daha gösterdi. Bazen Ateş Arcalı’yı dinlememek gerekebiliyor. 🙂

Bige’nin Ateş hakkında doğru tespitleri olsa da, sırf reddedildiği için Ateş’in kötülüğünü düşünmesi, ne kadar kötü biri olduğunu gösterdi. Umarım Umut sayesinde düzelir. Aşk böyle bir şey değil Bige, üzgünüm.


Leyla’nın yüzleşme sahnesinde özür dilemesini beklerdim. Ne sebeple olursa olsun, eve dolandırıcı olarak girdiği gerçeğini değiştirmiyor. Birisine aşık olabilirsin ama bu senin kusurlarını kapatacağı anlamına gelmiyor. Ateş, Leyla’nın üzülmesini isteyecek son insan ve Leyla’ya kaç kere fırsat tanıdı, düğünde yaptığı tartışılır, önceden de söyleyebilirdi ama iyi niyetinin suistimal edilmesini istemedi.


Barış’ın Ilgaz’a Füsun hakkında gerçekleri muhteşem oldu. Son bölümlerde Barış’ın ön plana çıkmasını çok doğru buluyorum, hikayeye katkısı çok iyi. Ilgaz, Füsun’un iyilik meleği olduğunu zannederken gerçekleri sevdiği kişi tarafından öğrenmesi güzel oldu.


Barış’ın söyledikleri sonrası Ilgaz ve Ateş’i yan yana görmek harikaydı. Bu ikili birbirine çok benziyor ve bundan sonra artık Füsun’a karşı aynı cephede savaşacaklar. Ilgaz ve Ateş’in olduğu her sahne diziyi başka boyuta taşıyor.

Yakup’un sırf para için, Leyla’nın annesinden Füsun’a bahsetmesi çok kötü biri olduğunu bir kez daha gösterdi. Anne ve kızın kavuşmasını sağlamak varken para için Leyla’yı yanında tuttu, bu kötülükte kaçıncı seviye gerçekten bilemedim. Birisinin Yakup’a hak ettiği dersi vermesi gerekiyor artık.


Bu sahne ile birlikte Füsun ve Leyla’nın annesi teorisi çökmüş oldu. Bu bölüm Firuze, iki kez Leyla’ya Ateş Arcalı’yı tanıdığını söyledi. Bu elbet o an söylediği bir yalandı fakat bu kadının Arcalı ailesine yaklaşmak için sebepleri var ve bu konuda aklıma hiçbir şey gelmiyor. Firuze ile Ateş’in annesi Jülide Arcalı’nın geçmişten kalan bir düşmanlığı çıkarsa işte o zaman işler karışır. Bazen insanlar anlatıldığı gibi muhteşem insanlar olmayabiliyor, Jülide Arcalı işinde başarılı ama gözünü hırs bürümüş birisi çıkarsa hikaye çok ilginç bir hal alabilir. Böylece Leyla ve Ateş anneleri konusunda sınanabilir. Umut, babasının diretmesiyle Jülide’nin akıl sağlığı hakkında beyan verdiğini söyledi, bu konuyu düşünüyorum da belki de gerçekten Jülide Arcalı yansıtıldığı kadar gibi iyi biri çıkmayabilir. Bunu İlter’in Ateş’ten saklama ihtimali de var, aklındaki iyi anne profili bozulmasın diye.


“Boşanmıyoruz.”
Ailenin bir arada kalması için Leyla ile evli kalmaya devam etmekte zorunda kalan Ateş, bu sayede hem Leyla ile ilişkisi iyileşecek hem Leyla ve Ateş’in aileleri hakkında gerçeklere yoğunlaşılır diye düşünüyorum. Umarım bu bölümdeki gibi gereksiz sahneler artık olmaz, herkesin emeklerine sağlık. Yeni yazılarda görüşmek üzere! 🙂
Yorum yok