Herkese yeniden merhabalar! Dünyayla Benim Aramda yeni bölümünden sonra istekler üzerine analizinin başına oturdum.

Bölümün adı “Hayata Dönüş” olduğundan ve ayrılık acısının son evresi olduğundan yorumlamaya değer buldum. Çünkü bu nokta güzel bir nokta! İlkin, ayrılığın tüm evrelerini atlatıp sona geldi. Kenan, İlkin için büyük bir şans oldu. Esas kızımız en sonunda ölü toprağını üzerinden atıyor. Çığlıklar, sevinç çığlıkları! O risk altında son derece sakin, zeki ve ikna edici İlkin bu bölüm geri döndü. Dergideki sorunu tek telefonla tereyağından kıl çeker gibi çözdü.

Tabii İlkin’in hayata dönüşü, Burçin nezdinde yeni bir aşk, yeni bir sayfa olarak algılandı. Sürekli İlkin’in aklına Kenan’ı sokmaya çalışıyor zira! 🙂 Sanıyorum başarılı da olmaya başladı. İlkin, Tolga sayfasını kapatmaya başladı. İçinde hala acısı olan konu ise yaşadıklarının ağırlığı. Bir dizide duyduğum ve çok sevdiğim dizeleri bırakayım.

“Acı Geçiyor, acı elbette geçiyor. Acı çekmiş olmak geçmiyor..”

Kemal Varol

Kenan, ardında sırlar olan bir adam. İlkin ise acısına yakından şahit olan ve dibe vurmuşluğunu göstermek zorunda kaldığı Kenan’ı tanımaya çalışıyor. Kenan’ın hayatında söylediği en zor sözün ardından anlıyoruz ki Kenan büyük acılar çekmiş ve bunları saklamak için kendine duvarlar örmüş.

“Ölüm bizim sonsuzluğumuzun başlangıcı olsun. Git, sonsuz ol sevgilim.”

İşte o an Kenan’ın da kendisi kadar yaralı, ve üstüne yaraların en büyüğünü yaşamış olduğunu anlıyor İlkin. Acıyı atlatmanın verdiği özgüvenle sorduğu soru boğazına diziliyor İlkin’in. Hiç şüphesiz acı çeken kadın, acı çeken erkeği çok uzaktan bile olsa tanır.

İlkin’in hayal sahnesinden de anlıyoruz ki Kenan’ın etkisi altına çoktan girdi. Kenan, Tolga’nın ilişki boyunca yapmadığını yaptı ve İlkin’in bir bakışından anladı onu. Ne zaman nereden sıkıldığını, eve gelince içeceği kahveye kadar tanıdı, anladı İlkin’i. Belki tüm çalıştığı insanlara karşı böyle olabilir ama İlkin’i farklı gördüğünü düşünüyorum. Eğer görmüyor olsaydı ne evinde kalırdı, ne de onu bir yerlere götürürdü.

Sinem ve Tolga cephesinde olaylar hiç iç açıcı değil. Sinem, freni bozulmuş araba gibi yokuş aşağı gidiyor. Tolga, mesajlaştığı o kadının büyüsünü bulamıyor artık. Çünkü Sinem giderek açık vermeye başladı. Tolga’nın sahte hesaptan mesajlaştığı kişinin İlkin olduğu gerçeği bir gölge gibi Sinem’in arkasından geliyor. Sinem, kontrolü kaybetti. Son çırpınışlarında İlkin gibi olmayı, yada Tolga’nın o mesajları unutmasını sağlamaya çalışıyor. Başarılı olamayacak gibi. Çünkü yalan dediğimiz mum gibidir er geç eriyip gider.

İlkin’in Tolga’nın röportaj verdiğini görmesi ve kötü olması, hala ona karşı bir şeyler hissettiğini değil yaşadıklarının acısını hala hatırladığının göstergesi. Tolga, İlkin’in kaza geçirdiğini öğrendikten sonra bile karşısına çıkmayıp hayatına bakıyor. Tekrar bir yüzleşme yaşanır mı bilemem ama Tolga buna da yüreği yetmeyen biri ne yazık ki..

Ve bölüm sonunda beklenen oluyor. Tolga, Sinem’in Berlin olmadığını öğreniyor. Bu olayın neticesinde Sinem, kendini aklamaya mı çalışır, ilişkisini bırakır gider mi yoksa İlkin’in kapısına dayanıp ondan yardım mı ister bilemiyorum. Ama şunu biliyorum ki Tolga gibiler intikam almaya çalışır. Ve Sinem gibiler böyle oyunlarda ezilen olur. Çünkü bu oyunun tarafları İlkin ve Tolga. Sinem yalnızca bir araç oldu. Umarım bu üçgenin içinden kurtulur. Kenan, bu oyunun neresinde durur bilemiyorum fakat Tolga ile karşı karşıya gelecekleri sahneyi merakla bekliyorum.

Daha sonraki Dünyayla Benim Aramda bölümlerinde de görüşeceğiz belli ki. Bölümleri izledikçe içimden analiz yapmak geliyor çünkü. Umarım hep de böyle devam eder. Şimdiden okuyan gözlerinize, linki açan ellerinize sağlık. Sevgiyle..

Yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir