
Herkese yeniden merhaba Frizbi Tv sakinleri! Şerbo analizi ile karşınızdayım yine. Umarım beğenerek okuyorsunuzdur. Biliyorsunuz yeni sezonda işler oldukça karıştı. Ben yeni bölümü savaş ilanı olarak kayda geçirdim. Çünkü bu saatten sonra savaşan bir karı-koca izleyeceğiz. Temennimiz eski karı-koca olmaları fakat bir türlü boşanamayacaklar gibi. Kıvılcım’ın başından beri tüm dedikleri doğru çıkıyor. İnsan yaşamadan göremiyor ne yazık ki…Anne olmak da böyle bir şey işte, yaptığı hata bile olsa evladının arkasında bir duvar gibi durmak.. Hem Kıvılcım’ı hem de Doğa’yı çok zor günler bekliyor. Bu çekişme, Kıvılcım ve Ömer’in evliliğini etkileyecek mi ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

Bu sezon Fatih o kadar katlanılmaz ki. Geçen sezon bile böyle sinirlendiğimi hatırlamıyorum. Kötü diyip geçiyorduk fakat bir canavara dönüştü insanlık suçu işliyor. Ailenin eli ekmek tutan, dediğim dedik erkek çocuğu olduğu için ne yazık ki yaptıkları destekleniyor. Küçücük bebeğin velayetinin babaya verilmesini konuşuyoruz. Hukuk önünde bunun bir gerçekliği yok bana kalırsa, bilir kişi avukatlar da aynısını söylemişler. Senaryo keşke daha düşünülerek yazılsaydı. Yeni doğmuş bir bebekten bahsediyoruz! Kaldı ki annesi de bebeğe gayet iyi bakabilecek bir hayat yaşıyor. Hoş yaşamasa bile bizim bu konuyu tartışmamız çok yersiz. Anne sütüne ihtiyacı olan bir bebeğin annesinden ayrılması nerden baksanız suç. Bakalım gelen tepkiler doğrultusunda nasıl bağlanacak senaryo..

Doğa, genç yaşında elinde bebeği ile anne evine dönmek zorunda kaldı. Diğer bebeğini kaybetti. Acısı çok taze. Okulunu yarım bıraktı. Artık okulun adı bile geçmiyor. Umarım bebek birazcık büyüdükten sonra ve kaybının acısına biraz olsun alıştıktan sonra okul mevzusu yeniden açılır.. Sıla Türkoğlu da aynı şekilde Doğa’yı oynarken büyük sorumluluk alıyor. Genç yaşında böyle acılar çekmiş, evlat kaybetmiş genç bir anneyi oynamak kolay değil. Bütün bunların yanında Doğa için söyledikleri ile hepimizin kalbini fethetti. Doğa, acısını bir kenara bırakıp çok güçlü durmak zorunda..

Ömer’in hastalık mevzusuna kahroluyorum. Hep bekledim bir kere de klişe olmaksızın Kıvılcım öğrenir diye ama olmadı.. Bu hastalık, hikayeye bir şekilde hizmet etmeli. Bu da iki ailenin arasındaki buzların biraz olsun erimesine yardım edecek diye düşünüyorum. Bu sezon, kendini biraz olsun törpülemiş Kıvılcım’ın eski haline döndüğünü göreceğiz bana kalırsa. Çünkü artık işler çığırından çıktı.. Ömer’in de hastalık sebebiyle duygusallaşıp iki tarafı barıştırma isteği olacağını da düşünüyorum..

Kıvılcım ve Ömer demişken Çimen ve Metehan’ın halen kardeş kardeş geçiniyor olması canımı sıkıyor. İkisi arkadaş mı olacak, aşık mı olacak bir karar verin. Ve bu çocuklara hikâyede alan açın. En azından ilk sezon bir hikâyeleri vardı. Şimdi üniversite sahneleri mi göreceğiz, orada yeni karakterler mi devreye girecek göreceğiz. Kıvılcım’ın lise sahneleri, Çimen mezun olunca bitecek mi mesela? Oradan da çok malzeme çıkabilirdi aslında. MetÇim shipi çok tatlı.. Senarist, ikisinin annesi ve babasının birbirleri ile evlenmelerini yazdı. E Çimen ve Metehan’ın da birleşmesi çok olası bence.

Alev ve Apo cephesine gelirsek.. İşler bu noktada düğümlendi. Bu ship buraya kadarmış.. Apo bey Alev’i ‘sadece’ seviyormuş o kadarmış.. Açıkçası Apo’nun böyle diyeceği apaçık ortadaydı. Ben Alev’e çok şaşırdım. Pembe ile atışmaları olmasaydı böyle bir çıkış yapmazdı. Çünkü ben Alev’in hayatı ve duyguları bu kadar ciddiye aldığını düşünmüyorum. Tamamen inadına yapılmış bir hamleydi. Ve tamamen yasakların cezbettiği bir dünyası var. Aslında duygusal tatmin yaşamak için her türlü imkana sahip biri Alev. Fakat baba sevgisinden yoksun kalmış. Annesi de ona hak ettiği sevgiyi cve ilgiyi vermemiş,verememiş. Bu nedenle de Apo onun için şevkati, baba sevgisini ve gücünü temsil ediyor. Apo için ise Alev daha önce görmediği ve merak ettiği bir dünya. Apo, yaşamak istediği hayatı yaşayamamış ve aşk evliliği yapmamış. Sorun bundan olsa gerek ona şevkat gösteren ilk kadına aşık oldu. Umarım artık bu konu gerçekten kapanmıştır..

Pembe cephesinde ise durum çok farklı. Çünkü Pembe, kocasına muhtaç gibi gözüken fakat elindeki gücü ve parayı kaybetmek istemeyen birisi. Kendi gibi olmayanı ezen, saygı duymayan da bir yapısı var. Alev için söyledikleri ile de ne kadar kindar ve gurursuz biri olduğunu kanıtladı. Sibel Taşçıoğlu, Oscar alsa yeridir. Pembe onunla vücut bulmuş adeta. Yer yer inanılmaz kızsak da aslında komik de bir karakter. Fatih’in arkasında durmasına da bir şey diyemiyorum. Sanırım hiç bir anne gelinini oğluna karşı korumaz. Bu anca rüyalarda olur.. Tabii böyle yazılmasını çok isterdik o ayrı.

Ertuğrul’un gelişi daha şimdiden Nursema’nın kafasını karıştırmaya yetti. Muhafazakarlıktan ziyâde babacan bir tavra, sahip oluşu Nursema’yı etkiledi. Etkiledi derken, başka anlamda değil. Şimdilik iş yaptığı güvenilir bir adam.. Umut’un düşüncesiz tavırları, eve alkollü ve zil zurna sarhoş gelmesi anlayış gösterilecek bir durum değil. Bilerek mi böyle yazılıyor bilmiyorum fakat durum muhafazakar-seküler çatışmasından çıktı görgü kuralına dönüştü. Ağzı ile içebilirdi diyeyim. Nursema’nın gösterdiği fedakarlığın yarısını bile göstermeyen Umut şimdi Ünal konağına taşınıyor. Eminim bu onların sonu olacak. Ancak şöyle bir gerçek var. Ertuğrul Beyefendi’nin Nursema’yı Umut gibi seveceğini düşünmüyorum. O daha çok kızına şevkatli bir aile vermek istiyor gibi. Kızını verdiği İbrahim’in gerçekten kim olduğunu araştırmadığı da ortada. Yoksa bilirdi mutlaka. Nursema eninde sonunda İbrahim ile karşılaşacak. Bakalım o zaman neler bekliyor bizi.. Kimileri “Nursema kayınvalide olacak” Dese de Nursema yaşadıklarına rağmen başka birinin canının yanmasını seyretmez diye düşünüyorum..

Bu bölüm yer yer sıkıcı olsa da bölüm sonu canavarı yine Fatih oldu. Doğa’nın avukatının Fatih tarafından tutulmuş olması çok da sürpriz olmadı doğrusu. En büyük günahlardan olan çocuğunu anneden ayırmak, sözde dindar aileye yakışmıyor. Sözde dinine sahip çıkan, yaptıkları ile de desteklemeli. Ne yazık ki iki yüzlü bir aile görüyoruz. Sezon afişinde Fatih’i yine Doğa’ya bakarken görüyoruz. Umarım Doğa bebeği için o eve dönmek zorunda kalmaz. Tek temennim Doğa’nın kendi ayakları üzerinde dimdik durması. Yapar ben inanıyorum. Ne de olsa Kıvılcım Arslan’ın kızı olmak bunu gerektirir..
Bu haftaki yorumlarım bu kadardı. Umarım keyif alarak okursunuz. Analiz yazarken çok keyif alıyorum umarım daha hareketli ve şaşırdığımız bölümler izleriz.
Yorum yok